yukari cik
X

Venedik’ten Dünyaya: Marco Polo

Venedik’ten Dünyaya: Marco Polo

Game of Thrones için kendi alanının en iyilerinden diyebiliriz. Marco Polo da hanedanlık, ihanet, aşk, savaş vb. konularını temel alan Game of Thrones ile benzer bir dizi. Ancak Game of Thrones’u izleyenler, diğer dizilere karşı beklentilerini arttırdıysa, beklediklerini çok zor bulabileceklerdir. Neden Game of Thrones işin içine girdi diye merak edenler olabilir, hemen cevaplayayım; diziyi izlerken ister istemez karşılaştırma yapmaya başladım. Maddi olanaklar açısından birbirine yakın bir pozisyondalar ancak izlenme ve dolayısıyla kar marjı bakımından büyük bir uçurum söz konusu. Kimin daha çok izlendiğini söylemeye gerek bile yok. Sonuç olarak Marco Polo dizisi yüksek maliyetine karşın az para kazandırdığı için iptal edildi. Marco Polo ismini herkes bilir. Belki yüzünü, hikâyesini tam olarak bilmeyiz ama ismini kesinlikle duymuşuzdur. Sanırım dizi yaratıcıları Netflix’i böyle bir giriş ile ikna etti. Zaten popüler olan bir ismi satmak… Yapım onu pazarlayanlar için belki de başarısız bir iş olarak değerlendiriliyor olabilir ancak izleyici olarak şahsi görüşüm başarılı bir yapım olduğu yönünde.

Konusunu anlatmak için kısa bir özet geçmek gerekirse; Marco Polo, Venedik şehrinde yaşayan bir gençtir. Babası uzun yıllardır yanında değildir ve bu yokluk esnasında genç Polo annesini kaybetmiştir. Babasının uzun yıllar sonrasında dönüşü ve çok beklemeden yeniden yolculuğa çıkması hikâyemizin adeta fitil noktasıdır. Marco da bu yolculuğa katılır ve yolculuğun bitiminde artık unutulmayacak bir adam halini alır. Yolculuğun son durağı bizim bildiğimiz ismi ile Kubilay Hanlığıdır. Kubilay, Hanların Hanıdır ve Cengiz Hanın sınırlarını bir hayli büyüttüğü bu imparatorluk, dönemin dünyasında altın çağın yaşandığı yerlerden biridir. Marco Polo yabancısı olduğu bu topraklara ısınır, Kubilay Han tarafından sevilir ve görevlere atanır; maceramızda bu şekilde başlar.

Gerçek tarihten yararlanan her film/dizi gibi Marco Polo dizisinde de yer yer yaşanmamış daha doğru bir ifade ile tarihe not düşülmemiş olaylar anlatılıyor. Hatta belki de hiç yaşamamış bazı karakterlerde dizide bulunmaktadır. Ancak şunu da belirtmek gerekir dizinin genel hikâyesi tarihe bağlı kalınarak hazırlanmış. Yani Arık Han ile Kubilay Han arasındaki mücadele, Güney Çin ve Song Hanedanlığına diz çöktürme, Kaydu ile Hanların Hanı olma mücadelesi tarihe dayanan kısımları. Daha henüz yazının başlarındayken bundan bahsetmek istedim zira bazı izleyiciler için önem teşkil edebiliyor.

Eğer tarihi yapımları beğeniyorsanız hiç düşünmeden hemen Marco Polo’ya başlamanızı öneriyorum. Çünkü dizinin çekildiği mekânlar izleyiciyi mest edecek türden; kostümler şahane, dövüş sahneleri çok sıkı ve ek olarak savaş sahneleri de mevcut. Ayrıca One Hundred Eye isimli kör, keşiş, kung fu ustası bir adam düşünün ve üstüne oldukça eğlenceli diyaloglar hayal edin. Sırf kör keşiş için bile izlenebilir bir dizi. Yapım Kazakistan, Malezya ve İtalya’da çekimlerini gerçekleştirmiş ve hakikaten haklarını teslim etmek gerekir, oldukça iyi manzaralar mevcut.

Yapımda doğal olarak o döneme ait bilmediğiniz ya da sadece bir yerlerden okuduğunuz bazı olayları da görebilirsiniz. Örneğin Hanların Hanının belirlenmesi için Kurultay yapılması. İdam şekilleri, cariye yetiştirme, Çin sarayının güzellik anlayışı, barutun silah olarak kullanımı gibi birçok örnek var. Bizim şu an bile kullandığımız bazı kelimeleri duymak nedensiz bir şekilde mutlu ediyor. Ayrıca henüz ilk bölümde Marco Polo’nun Türkçe konuşması Türkçe konuşan herkes için keyifli bir an oluyor diyebilirim.

Marco Polo izlemek isteyen kişiler için belirtilmesi gereken çok önemli bir husus var. Yapım iptal edilmiş vaziyette, yani yeni bir sezon çekilmeyecek. İzleyebileceğiniz onar bölümden oluşan iki sezon var. Ek olarak One Hundred Eye için çekilmiş, otuz dakika uzunluğunda ek bir bölüm daha var. Diziyi izlemeye başlayacaklar bunu dikkate almalılar. Olur da dizi bitmeseydi neler olabilirdi acaba? Marco Polo müthiş bir deniz macerasına atılacaktı muhtemelen. Ayrıca İpek Yolunda ki yolculuğu devam edecekti. Belki de o zamanların İstanbul’unu görme fırsatımız dahi doğacaktı. Ve en nihayetinde Venedik’e dönüş ve savaşa tanık olacaktık muhtemelen. Ne yazık ki macera dolu bir adamın hayatından sadece bir kesit izleyebildik.

Bu yazıya sığdıramayacağım daha pek çok detay mevcut yapımda. Büyük ve karmaşık sahneler, irili ufaklı hadiseler, kostümden masaya, kılıçtan ata oldukça inandırıcı ve yüzü ak bir yapım olduğu aşikar. Zaten dizinin bütçesi oldukça yüksek. Gerçekçi ve inandırıcı bir yaratım süreci olması için elden ne geliyorsa yapılmış. Bu yüzden gönül rahatlığıyla hemen başlayabilirsiniz.

82ekran için yazan: Hasan Keşke