Bir Başkadır yeni bir şey vadetmemesine rağmen kusursuz bir plastik ile yeniymiş gibi görünmeyi başarıyor. Yerli popülere o denli açtık ki diziyi her bir köşesinden çekiştire çekiştire kırıntılarına kadar tüketiverdik.
Yazar Walter Tevis’in aynı adlı romanından uyarlanan Anya Taylor Joy’lu The Queen’s Gambit, Elizabeth’in annesini kaybettikten sonra yetimhanede tanıştığı satranç ile değişen hayatını odağa alan bir Netflix orijinali.
Burak Deniz ile Dilan Çiçek Deniz’in başrolleri paylaştığı ve ilk bölümüyle BluTV’de izleyicisi ile buluşan Yarım Kalan Aşklar nasıl bir başlangıç yaptı?
Yönetmenliğini Noah Baumbach‘ın üstlendiği Frances Ha (2012), senaryosunu birlikte kaleme aldığı ve aynı zamanda Frances’e hayat veren Greta Gerwig’in doğal oyunculuğunun yanı sıra etkili monologlarıyla da hafızalara kazınan bir film.
İlk bölümüyle ekrana gelen Menajerimi Ara, ilgi çekici oyuncu kadrosu ve Fransız işçiliğinden referans alınan senaryosuyla kuşku yok ki zor geçen 2020’nin ses getiren işlerinden olacaktır.
Emmy adaylığından altı ödülle dönerek başarısını taçlandıran Olive Kitteridge, incelikle işlenmiş karakterleri, kusursuz ilerleyen senaryosu ve boğaza bir yumru gibi oturan diyalogları ile akıllara kazınıyor.
Bazen bir film izlersiniz. Sizi etkileyen ne kurgusu olur, ne çekim aşaması olur, ne oyuncu kadrosu olur. Belki kendi hikâyenizdir o film belki de tanık olduklarınızın. Incendies (İçimdeki Yangın) tam olarak böyle bir yapıt.
HBO’nun 2019 yılında yayına sürdüğü aynı isimli İsrail yapımından uyarlama gençlik dizisi Euphoria, Rue ve çevresinde bulunan bir grup genç üzerinden ruhsal hastalık, uyuşturucu, travma, cinsellik, kimlik arayışı gibi konuları ele alıyor.
Sinemasının odağına çağdaş anlatı yapısını oturtan önemli yönetmenlerden biri de Alain Resnais’dir. Anılar, düşler, olaylar düz bir çizgide var olmaz onun sinemasında. Parçalara ayrılmış anlatı ile geçmiş, şimdide var olurken, hayal gücünün varlığı geleneksel zamanın boyutlarını aşar.
Eğer cesareti çıplaklık, uyuşturucu, alkol, seks üzerinden ölçütleyeceksek evet cesur bir yapım fakat zaten dijital ortam “Geniş Aile”, “Seksenler” vb. yayınlamak için yok.
Aslına bakılırsa Upgrade ne sunulmayanı vadediyor ne de özgün bir hikâye ile karşımıza geliyor. Ancak filmi özel ve konuşulur kılan yegâne husus, işleniş biçimi.
Ülkemizde karantina atmosferi her ne kadar zayıflasa da (!) yıllar önce Paris sokaklarından bir burjuva evine taşınan Amour’un (2012, Micheal Haneke) öyküsü bu günlerde bambaşka bir tanışıklığı beraberinde getirecektir.