82ekran için yazan: Polat Öziş
YouTube’un en önemli kanallarından biri olan ve bir dönem yayınlanan her videosu ile gündem yaratmayı başaran Stolk, üzün süreli sessizliğini bozdu ve geri döndü. Hem de sosyal medyada yaptığı nitelikli komediyle tanınan Sergen Deveci ile. Peki, bu seçim ne denli doğru? Sergen Deveci kanalı dipten tekrar zirveye çıkarabilecek güç mü? Dilerseniz bunu hep birlikte inceleyelim.
Öncelikle kabul etmek gerekir. YouTube, algoritması televizyon gibi çalışan bir yapı değil. Bir hızlı tüketim platformundan bahsediyoruz. Bu şu demek, bir program çıkar, kendisini yücelten sunucuyla gidebildiği yere kadar gider ve akabinde miadını doldurup tarihteki yerini alır. “Ben sunucu değiştirir, yine de yoluma devam ederim” diyen birçok programın silinip gittiğine o kadar çok tanıklık ettik ki… Doğrusunu söylemek gerekirse Stolk da artık esamesi okunmayan kanallardan biri. İtiraf edelim, burası İbrahim Selim’in çöplüğü. Ve Stolk dendiği zaman ilk akla gelen isim o. Çünkü Stolk’u Stolk yapan o. Eh tabii, onun izleyiciyi kanala bağlayan ana etmen oluşu, ayrılışı sonrası da Stolk’un sonunu hazırlayan ana etmen oldu. Her ne kadar İbrahim Selim sonrası gelen Ümit Erdim, kendi tarzını yaratmak için canhıraş çalışsa da beklenen etkiyi hiçbir zaman yaratamadı. Keza ağzıyla kuş da tutsa, Stolk seyircisine yaranamayacağı aşikardı. Çünkü insanlar Stolk’u değil, İbrahim Selim’in sunduğu Stolk’u izlemek istiyordu. Hal böyle olunca da İbrahim Selim’siz bir Stolk işlemedi ve yavaş yavaş tarihin tozlu raflarındakini yerini aldı. Bir başka deyişle Ümit Erdim, yanlış zamanda atılan, yanlış adımın kurbanı oldu.
Gelelim bugüne. Yani kanalın orijinal Stolk formatıyla yayınlanan son videosundan 1.5 sene sonrasına… Kendini nadasa bırakan ve yanlışlarından ders alan kanal, dönüşünü dosta düşmana duyurmuş vaziyette. Tabii akıllara bu noktada tek soru geliyor: İbrahim Selim’siz yeni bir Stolk denemesi işler mi acaba? Doğrusunu söylemek gerekirse yeni sezonda bayrağı devralan Sergen Deveci’nin işi bir hayli zor. Ancak avantajlı olduğu noktalarda yok değil. Evet, Sergen Deveci muhakkak İbrahim Selim ile mukayese edilecektir. Ancak Ümit Erdim kadar da sert eleştirilere maruz kalmayacaktır. Çünkü hali hazırda kanalın verdiği uzun ara ve eski popülaritesinden uzaklaşmış olması, krizin fırsata çevrileceği önemli bir detay, yani doğru zaman! Hele hele bu noktada İbrahim Selim’in birçok farklı projede yer almış olması ve Stolk’tan ibaret olmadığını kanıtlaması, programın da yeni bir sunucuyla geri dönüş için elini kuvvetlendiren en önemli etmen. Eh 800K aboneye sahip bir kanal da öylece kenarda duramazdı ya?
Bu noktada sorulması elzem olan asıl soru Sergen Deveci’nin Stolk’u diriltecek doğru isim olup olmadığı. Evet, İbrahim Selim kadar siyasi yönü ağır basan biri değil belki ama en az onun kadar ekran cazibesi yüksek, samimi bir isim. Kaldı ki sosyal medyadaki aktif ve güçlü kitlesini düşünürsek Stolk için biçilmiş kaftan olduğu da gün gibi ortada. Ancak Stolk-Sergen Deveci iş birliğini yüceltecek ve izleyici nezdinde programın tekrar ivmelenmesini sağlayacak asıl etmen ise Sergen Deveci’nin dikkate değer oyunculuk yeteneği. Kabul etmek gerekir ki sosyal medya büyük bir okyanus. Ancak burada parlayan çoğu oyuncuyu da sınırlandıran ve belli kalıplar içerisine hapseden bir yapı. Bu noktada mizah yeteneği ile tanınan Sergen Deveci’nin, Stolk gibi iğneleyici ve lafı gediğine oturtan bir yapı içerisinde özgürce yapacakları, onu bir komedyenden öte noktada konumlayacak ve şüphesiz ki takdiri de beraberinde getirecektir.
Stolk’un yayınlanan ilk bölümüne temas etmek gerekirse, Sergen Deveci’nin hızlı girişiyle karşılaşmak mümkün. Hızlı diyorum, çünkü merkezine Atatürk’ü yerleştiren ve toplumun sinir merkezine dokunmayı başaran bir bölüm var karşımızda. Evet, bölüm özellikle tatlı-sert geçişleriyle dikkat çekerken öze dönüşün sinyallerini de ziyadesiyle veriyor. Bu noktada iyi yazılmış metnin de hakkını teslim etmek gerekir. Nitekim çaresizce yaşadığımız sarsıcı gerçeklikleri, mizah yoluyla aks ettirmek ve ekran karşısındakilerin bam teline dokunmak öyle her baba yiğidin harcı değil. Bu noktada özellikle final anında duyguyu tüm benliği ile yaşayan ve başarıyla aktaran Sergen Deveci’nin de övgüyü fazlasıyla hak ettiği aşikâr. Ancak final anına kadar ki büyük oyunculuğu ve tiyatro sahnesindeymişçesine yüksekten seslenişi de bölümün ilk yarısını yorucu hale getiren, aynı zamanda bölümün potansiyeline ulaşmasına engel olan önemli bir detay.
Döner mi, dönmez mi, dönerse nasıl olur diye merak uyandıran Stolk, yeni sezona, dinamizmiyle parmak ısırtan genç komedyen Sergen Deveci ile merhaba demiş durumda. Verdiği uzun arayı fırsata çevirme gayesinde olan ve bunun için de olabilecek en doğru isimle, en doğru zamanda geri dönen Stolk, İbrahim Selim’in çöplüğü olmaktan kurtulabilecek mi bunu zaman gösterecek. Ancak şunu söylemek gerekir ki, Sergen Deveci ve Stolk iş birliği tıkır tıkır çalışan bir win-win formülünü huzurlarımıza sunacaktır. Bir başka deyişle, bu dönüş çok ses getirir!