yukari cik
X

Sinema Yıldızlarının Hayatını Anlatan Kitaplar

Sinema Yıldızlarının Hayatını Anlatan Kitaplar

82ekran için yazan: Kaan Okan Çelik

Filmleri neden severiz? Bu sorunun onlarca cevabı vardır. Kimimiz hikayesi için, kimimiz hikayenin anlatılış şekli için, kimimiz o filmi yaratan yönetmene hayrandır; ama çoğumuz oyuncuları için severiz filmleri, hatta bazen onlar için katlanırız sıkıldığımız bir filme ya da bizde bir filmi izleme isteği uyandıran ilk şey de yine onlardır… Bazen de filmin öyküsü ve öykünün anlatılış şekli bizi öyle büyüler ki oynayan oyuncuyu unuturuz. Tâ ki film bitene kadar.

Sevdiğimiz oyuncuların filmleri dışındaki hayatı her zaman merak konusu olmuştur. Özellikle star sisteminin zirve yılları 50’ler ve 60’lardan beri. İnsanların bu merakını gidermek için gazete ve dergilerin başta çeşitli sayfaları sonra da sadece starların haberlerine ayrılan gazete ve dergilerin çıkması ile bu merak bir nebze giderilmiştir. Bütün bunlar yaşanırken izleyicin merakı azalacağı yerde iyice artmıştır. Televizyonun yaygınlaşması ile birlikte “paparazzi” kavramı doğmuş ve “paparazziciler” starlara bir an olsun rahat nefes aldırmamıştır. Ama yine de izleyiciler sevdikleri, hayran oldukları starlardan daha fazlasını beklemişlerdir.

İzleyicinin sevdiği starlar için en güvendiği kaynaklar ise starların yazdıkları anı kitapları ya da güvenilir isimlerin hazırladığı biyografik kitaplar olmuştur. Bu yazıda 1950’lerden sonra sinemaya damgasını vurmuş, gerçekten star kelimesinin hakkını veren isimlerin anlatıldığı kitapları tanıtmaya çalışacağım.

JAMES DEAN: Mutant Kral

İnsan, yaşamla ölüm arasındaki boşluğu kapatabilmişse, öldükten sonra bile yaşamaya devam ediyorsa, o zaman büyük bir insan demektir. En büyük başarı, insanın adının ölümsüzleşmesidir. Gelişmeyi ya da büyümeyi engelleyen her şeyden nefret ediyorum!” James Dean

James Dean, kalıcılığını aydınlanamayan gizemine borçluydu. Jimmy, süratle ama dikkatle hayatın sunduğu imkanların arasından seçimini yaptı ve yavaş yavaş kendini yaratmaya başlayarak Jimmy Dean’i James Dean’e dönüştürdü: Kendini icat eden adam! O hem ustaydı, hem makine. Ve eseri dev bir efsaneye dönüşecekti.

Mutant Kral, duyarlı ve son derece etkileyici bir psikolojik inceleme. Oyunculuğa ve sinemaya ilgi duyan herkesin okuması gereken bu başyapıt, Metod ekolünden gelme bir oyuncunun ilahlığa terfi edişinin öyküsünü bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.” Rex Reed

Dün, Bugün, Yarın: SOPHIA LOREN

İtalyan Sineması’nın efsane yıldızı Sophia Loren bu anı kitabında, savaşın yakıp yıktığı Napoli’de geçen çocukluğundan; sinemanın altın çağında, unutulmaz filmlere imza atan bir oyuncu oluşuna uzanan renkli hayat hikâyesini anlatıyor.

Sophia Loren, 60 yıla yakın oyunculuk kariyeri boyunca, çarpıcı güzelliğiyle, müthiş oyunculuğuyla ve Cary Grant, Frank Sinatra, Marlon Brando, Gregory Peck, Jack Lemmon, Paul Newman ile oynadığı filmlerdeki dramatik rollerle tanındı. Onu Hollywood’dan Paris’e, oradan İtalya’ya ve tekrar Hollywood’a ulaştıran hareketli ve farklı oyunculuk serüveninin ardından yabancı bir dildeki performansı sayesinde Oscar kazanan ilk İtalyan film yıldızı oldu. İkinci Dünya Savaşı’nın İtalyası’nda yoksulluk içinde büyüyen sıska Sophia’nın güzel bir kadına dönüşmesi, bir güzellik yarışmasında derece alması, Hollywood’da çevirdiği ilk film olan Gurur ve İhtiras’ta Cary Grant’la yaşadığı aşk, kendisinden yaşça oldukça büyük Carlo Ponti ile evliliği başta olmak üzere güzel yıldız, anılarını büyük bir içtenlikle paylaşıyor.

Tek Kişilik Tango: ANTHONY QUINN

Babası Meksika Devrimi sırasında çatışmalara katılmış olan Anthony Quinn, meyve toplayıcılığıyla başladığı yaşam mücadelesinde vaizlik ve mimarlık gibi uzak deneyimler de kazandıktan sonra girmiş sinema dünyasına. Otobiyografi niteliğindeki bu çalışması, arkadaşlık ettiği Carole Lombard, Rita Hayworth ve Ingrid Bergman gibi efsane aktrislere dair ilginç anekdotlarla dolu. Viva Zapata ve Van Gogh’un dostu Paul Gaugin’i canlandırdığı Yaşam Tutkusu gibi filmlerin oluşum süreçlerine de ağırlıklı olarak değiniliyor kitapta.

Annemin Öğrettiği Şarkılar: MALON BRANDO

“Bana sağladığı paranın dışında sinema yıldızı olmaktan ayrıca hoşlanıyor muydum? Hiç sanmıyorum. Kendimi başka oyunculardan ayrı bir yere koyuyorum. Onları veya yaptıklarını küçümsediğimden değil, ama sadece aralarında yer almak istemiyorum, o kadar. Zaten sinema yıldızı olacağım diye plan program yapmış, bunu arzulamış ya da yıldızlığa heves etmiş değildim. Kendi kendine oluvermişti bu. Geçimimi sağlamak istememin dışında oyunculuğa özel bir istek duymadım. Oyuncu olduğumda da hayatımı sürdürmemi sağlayacak bir yol bulduğum için sevindim.”

“Hollywood’da sinema yönetmenleri size, oynayacağınız karakteri nasıl canlandıracağınıza ilişkin çok az tüyo verirler. Ortaya iyi bir iş çıkıyorsa, bunun sebebi birçok sinema filminde olduğu gibi doğaçlama oynanmasıdır, çünkü oyuncular yönetmenlerden yukarıda bahsettiğim gibi çok az yardım görürler. Bazen yaptığınız doğaçlamayla filmin konusunu veya oyunu güçlendirirsiniz, ama her zaman da olmaz bu. Örneğin bir Tennessee Williams eserinde oynuyorsanız, metne bağlı kalmak zorundasınızdır.”

Menekşe Gözlü Diva: ELIZABETH TAYLOR

Hollywood’un altın çağının son divası, “menekşe gözlü” lakabının sahibi tek dişi… Sinema tarihinin ilk en yüksek ücretini alan güzeller güzeli aktrisi… Sinema hayatıyla olduğu kadar aşk hayatıyla, yaptığı sekiz evlilikle, elmasları, hizmetlileri, hap ve alkol bağımlılığı, geçirdiği hastalıklarla ünlendi. Elizabeth’in yaşamı filmlerinden daha dramatikti.

David Heymann Elizabeth Taylor adlı kitabında, Taylor’ın yaşamını binden fazla kişiyle bire bir görüşerek, televizyon ve sinema arşivlerinden yararlanarak yazdı. Kitap, sinemanın “Kleopatra”sının yaşamını ve filmlerini ayrıntılı, eğlenceli ve akıcı bir şekilde anlatıyor; Taylor’ın hayatına girmiş herkesten söz ettiği içinse Hollywood tarihini okurun gözleri önüne seriyor.

Bu kitapta kimler yok ki: Robert Burton, Marilyn Monroe, Audrey Hepburn, James Dean, Sophia Loren, Rock Hudson, Frank Sinatra, Truman Capote, Michael Jackson ve daha birçok ünlü isim.

Marilyn Monroe ve Bilinmeyen Hayatı

Marilyn Monroe’yla ilgili her şeyi bildiğinizi düşünüyorsanız… Bir daha düşünün. Dünyaca ünlü biyografi yazarı J. Randy Taraborrelli, Marilyn Monroe efsanesini gün yüzüne çıkarıyor ve dünyanın en ebedi ve gizemli ikonuyla ilgili şaşırtıcı gerçekleri açıklıyor. Marilyn Monroe ve Bilinmeyen

Hayatı, Norma Jeane Baker, 1950’lerde, meşhur Marilyn Monroe olduğunda, annesi Gladys Baker’ın öldüğünü ya da artık hayatının bir parçası olmadığını söylüyordu. Fakat ikisi de doğru değildi. Aslında, Marilyn’in akıl hastası annesi hep hayatındaydı ve genç yıldız, kendi efsanesine doğru yol alırken geri planda daima karmaşık aile ilişkileri vardı. Ki bu hikaye şimdiye dek hiç anlatılmadı… Taraborrelli, çığır açacak çalışmasında, annesi, üvey annesi ve yasal hamisi de dahil, ünlü aktrisin hayatında etkili olan tüm kadınların detaylı ve gerçek portrelerini çiziyor. Annesinin ağır paranoyak şizofrenisiyle uğraşmak zorunda kalan dünyaca ünlü bir kızın yürek burkan hikayesini, adı sonsuza kazınırken kendini yok edişini anlatıyor.

· Marilyn Monroe hakkında yazılan bir diğer kitap ise Alfonso Signorini’nin kaleme aldığı “Marilyn Aşk… Ölene Dek” isimli biyografi.

Zarafet: AUDREY HEPBURN

“Bir tarafım belki hep çocuk kaldı. Ama bir yandan da, erkenden olgunlaştım. Çünkü genç yaşta acı ve korkuyla tanıştım…” dedi Audrey.

“Nasıl yaşanacağını, kenarda durup izlemeden dünyanın nasıl hem içinde hem dışında olunacağını öğrendim. Bir daha asla ama asla hayattan kaçmayacağım. Aşktan da…” dedi Audrey.

“Naif görünüşüne rağmen çelik gibidir.” Cary Grant

“Audrey, artık kaybolan değerlerin kadınıydı. Zarafet, saygınlık ve terbiye… Tanrı, onu yanağından öpmüştü ve tam karşımızdaydı.” Billy Wilder

“Öylesine sıradışı bir çekiciliği vardı ki, herkes ona yakın olmak isterdi. Sanki kendisiyle dünya arasına camdan bir duvar örmüştü. Onu kolayca aşamazdınız. Bu onu fazlasıyla çekici kılardı.” Stanley Donen

“Doğuştan gelen bir albenisi vardı. Oysa çoğu insanın sadece kibar tavırları vardır.” Alfred Lunt

Grace Kelly

Hollywood’un en yetenekli ve güzel kadınlarından Grace Kelly’nin baş döndürücü kariyeri, dünyanın en sevdiği prenseslerden birine dönüşmesinin hikâyesi, Donald Spoto’nun müthiş becerisiyle ilk kez bu kadar özenle kaleme alınıyor. Spoto, Prenses’in ricasıyla biyografiyi yazmak için onun ölümünden sonra yirmi beş yıl bekledi. Şimdi Grace Kelly Biyografi, Prenses’in özel hayatını, sevdiği erkekleri, sevmediklerini ve bu masalsılığın ardındaki gerçekleri büyük bir içtenlikle gözler önüne seriyor.

“O seksapeldeki incelik -o seksi zarafet- beni mest etti doğrusu. Grace’le birlikte bir şeyleri keşfetmek zorunda kalırdınız.” Alfred Hitchcock

Robert Redford

Robert Redford, neslinin en ünlü ve hayranlık uyandıran film yıldızlarından biri. Sundance Kid, Bob Woodward ve Jay Gatsby gibi rolleriyle sinema izleyicisinin aklında yer etmiş bir isim. Ateşli bir çevreci, bir bağımsız sinema gurusu ve Sundance Film Festivali’nin yaratıcısı. Redford’la yakın bir işbirliği içinde ortaya çıkarılan bu biyografiyle, onun içindeki sıra dışı aktör, yönetmen ve sinemacıyı yakından tanıma fırsatı buluyor, Hollywood kimliğinin altındaki çok yönlü sanatçıya, belki de ilk kez temas ediyoruz.

“Müthiş bir araştırma… Callan’ın kitabı tam da olması gereken yerde başlıyor ve bitiyor: Sundance’in kutsanan Utah topraklarında.” The Washington Post

Jean Seberg

Özellikle Jean-Luc Godard’ın Soluk Soluğa filmindeki halleriyle belleklere kazınan Jean Seberg’in Iowa’da başlayan yaşam öyküsü, döneminin sinema yıldızlarının geleneğine uygun biçimde iniş çıkışlarla dolu. Bernard Shaw tarafından yazılan Azize Joan’la başlayan sinema kariyeri boyunca küçük rollerden başyapıtlara geniş bir alanda ürünler veren Seberg’in hayatı bir aktrisin hayatı diye tanımlandığında oldukça eksik kalıyor.

Kara Kaplanlar’la ilişkisi nedeniyle FBI tarafından takip edilen, ünlü yazar Romain Gary ile olaylı biçimde evlenen ve belki de ölüm kurgusunu da ondan alan Seberg’in yaşam öyküsü Maurice Guichard’ın kaleminden yayınladı.