Tek mekân filmlerine bayılanlardan mısınız? O zaman 7 Anos tam size göre bir film! 77 dakikalık kısa süresiyle izleyenlerini kolaylıkla büyüsüne ortak eden ve gerilimini anbean hissettiren film, vurucu anlatısıyla da seyre değer bir iş olarak öne çıkıyor. Yönetmenliğini Roger Gual’ ın yaptığı film, orijinal Netflix yapımı olmasıyla da dikkat çekiyor.
Filmin konusuna değinecek olursak; dört ortak olan Marcel, Vero, Luis ve Carlos mali olarak yaptıkları bir hatanın pahalıya patlayacağı haberini aldıktan sonra bir araya gelirler. Ne var ki onların ödeyeceği bedelin, maddi bir karşılığı yoktur. Aksine, içlerinden birinin kendisini feda etmesi ve 7 yıl boyunca hapis yatması gerekmektedir. Böylelikle hem bilişim üzerine faaliyet gösteren karlı şirketleri ayakta kalmış olacak, hem de dört kişi yerine yalnızca bir kişi özgürlüğünden feragat etmiş olacaktır. İyi ama bu bir kişiyi nasıl belirleyecekler? Artık, hikâyenin gerilim dolu dakikalarına kucak açma vakti gelip çatmıştır!
7 Anos için söylenmesi elzem olan ilk husus, insanın içinde saklı tuttuğu canavarı, çarpıcı bir şekilde dışa vuruyor olmasıdır. Film, birbirini yakından tanıyan dört yakın iş arkadaşının, aralarından bir kurban seçme hikâyesini izleyenlerine aktarıyor. Tabii hal böyle olunca da herkesin eteğindeki taşları dökmesi kaçınılmaz bir süreç halini alıyor. Özgürlüğünden vazgeçmemek adına, her şeyi göze alabilecek insanoğlunun son çırpınışları, filmin anlatısını güçlendiren en önemli detaylardan biri. Keza zorda kalınca, içindeki tüm nefreti nobran bir şekilde dile getiren karakterlerimizin söylemi, esasen insanın ne denli büyük bir canavar olduğu gerçeğini de bir kez daha gözler önüne seriyor.
Karakterlerimiz, hikâyenin başından sonuna dek akılcı davranmaya çalışsalar da ne yazık ki zaaflarının kurbanı oluyor. Bu da onların öz benliklerini dışa vurmasına olanak sağlıyor ve nefret kusmalarının önünü açıyor. Birbirine arkadaş diyebilen, hatta bunun da ötesine geçerek dostluk yaptığını iddia eden karakterlerimiz, bir anda birbirleri ile ilgili utanç dolu sözler sarf ediyor. Bu noktada filmin tercih ettiği anlatım diline de parantez açmamız gerekir. Karakterlerimiz ardı arkası kesilmeyen sözlerle, birbirlerini can evinden vurmaya çalışırken, yönetmen Roger Gual, bir an olsun tempo düşüklüğüne izin vermiyor ve kısa sayılacak filmin süresini oldukça efektif kullanmayı başarıyor. Bu da esasen 7 Anos’un her bir sekansını çarpıcı olarak addetmemizin önünü açıyor.
Filmin hikâyesine geri döndüğümüzde ise, karşımızda takdire şayan bir senaryo olduğunu dile getirmemiz gerekir. Özellikle derinlikli yazılmış karakterler, film boyunca izleyenleri hikâyeye bağlayan en önemli husus oluyor. Nitekim ilk dakikadan itibaren ekibin zayıf halkası olarak betimlenen Luis’ n histerik tavırları, ona karşı bir sempati beslememizin önünü açarken; kontrol budalası Marcel’in irrite eden duruşu ise, ona antipatik gözlerle bakmamıza neden oluyor. Öne çıkan bu iki karakterin, finale etkileri de, senaryonun ne denli doğru bir şablon üzerine kurulduğunu gözler önüne seriyor.
Filmin hikâyesel anlamda vadettiği değerlerden biri de modern dünya insanına getirdiği eleştiri. Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım. Ne yazık ki kapitalizm, bizleri günden güne daha farklı bireyler haline getirmekte. Bundaki ana etmen ise, dünyada hüküm süren yegâne kavramın para olması. Nitekim maddiyatın bu denli değerli olduğu bir evrende, insanların davranışlarını, söylemlerini, hatta ve hatta gelecek planlarını istemsiz olarak para odaklı yapması da kaçınılmaz bir süreç halini alıyor. İşte 7 Anos’u farklı kılan hususlardan biri de tam olarak burada gizli. Hayatında yalnızca paraya değer veren, arkadaşlık kavramını zerre umursamayan birtakım insanın, “Para mı yoksa özgürlük mü” temalı bir hikâyede ortaya koydukları duruş da, esasen onların ne denli yozlaşmış bireyler olduğunu açıkça ortaya çıkarıyor.
Film, bir yandan karakterler vesilesiyle günümüz insanın çıkmaz noktasına işaret ederken, bir yandan da değişen dengelerle, hikâyenin albenisini yukarıya çekiyor. Nitekim bu yöntemle 7 Anos’un heyecanını anbean diri tutmayı başardığını da söyleyebiliriz. “Acaba kurban kim olacak, hapishaneye hangisi yollanacak” gibi soruların, sürekli olarak gündemde olması ve okların devamlı olarak başka bir karakteri göstermesi, filmin sürükleyiciliğine de pozitif katkı sağlayan detaylar. Keza bu durumun, finale kadar gözümüzü kırpmadan hikâyeyi takip etmemize olanak sağladığını da açık bir şekilde dile getirmeliyiz.
Bu noktada hemen İspanyol sinemasının da hakkını teslim etmek gerekir. Özellikle son yıllarda ortaya koydukları örnekler, gerilim sineması adına harikulade alternatifler içermektedir. Keza 7 Anos’u da bu sınıf içine yerleştirmek mümkün. Yönetmen Roger Gual, temposu asla düşmeyen, izleyeni ekrana kilitleyen ve soru işaretlerini beraberinde getiren anlatısıyla, beklentileri karşılayan bir film ortaya koymuş durumda. Özellikle kısa olarak addedebileceğimiz 77 dakikalık süresiyle, rahat izlenilebilir bir film olarak öne çıkan 7 Anos, seyir zevkinden zerre ödün vermemeyi de başarıyor.
Filmin alkışı hak eden bir diğer noktasının da sanat yönetmenliği olduğunu söyleyebiliriz. Hikâyenin geçtiği mekanı, klostrofobik bir haleti ruhiyeye yerleştirmesinden, karakterlerin özenle seçilen kıyafetine kadar, her bir ince ayrıntı hikayenin bütününe katkı sağlıyor. Esasen bu da, düşük bütçeli dahi olsa, bir filmin küçük detaylar sayesinde ne denli yücelebileceğinin açık bir göstergesi olarak öne çıkıyor.
Pekâlâ, film hakkında bu denli methiye düzdükten sonra gelelim eksi yönlerine. Evet, 7 Anos merkezine aldığı modern insanın çıkmazını ve özgürlük sorunsalını başarıyla tanımlıyor. Ancak hikâyenin çıkış noktası olarak nitelendirebileceğimiz, mali hukuksuzluk kavramının havada kalması, başlangıç evresinde filmin inandırıcılığının geri planda seyretmesine neden oluyor. Bu da hikâyeye en başta odaklanmayı zorlaştıran en önemli detay olarak beliriyor. Buna ek olarak, kolay tahmin edilebilir finalinin fazlasıyla yavan kalması, filmin finalde öldürücü vuruşu yapmasının önüne geçiyor. Eğer ki, “Bu kadar kusur kadı kızında da olur” diyenlerdenseniz, filminden fazlasıyla keyif alacağınızı da belirtmeden geçmeyelim.
7 Anos, kapitalizm karşısında günden güne güçsüzleşen insanoğlunun aciz yapısını gözler önüne seren, sürükleyici hikâyesiyle dikkat çeken bir tek mekân filmi. Özellikle gerçekçiliğinden ödün vermeyen yapısıyla fark yaratan yapım, 77 dakikalık kısa süresiyle de şans verilmeyi hak eden bir iş olarak öne çıkıyor.