Beni tanıyanlar bilir. Uzunca bir süredir sinema yahut televizyonda karşımıza çıkmış yapımlar üzerine karalar dururum. Başlığı görenler de, “Ne alaka şimdi ya” diye içinden geçirmiş olabilir. Ancak en başta uyarmakta yarar var. Evet, birazdan okuyacağınız satırlar bir film eleştirisi ya da bir dizi incelemesi değil. Ancak evimizin başköşesinde duran ve kimilerince aptal kutusu olarak adlandırılan televizyonun ta kendisiyle ilintili!
Malumunuz, televizyon içinde onlarca farklı bileşeni barındıran sihirli bir aygıt. Kimileri sezonlar süren dizileri izlemek için oturur karşısına, kimileri kendisini dünyevi dertlerden uzaklaştıracağına inandığı yarışma programları için, kimileri ise tutkunu olduğu takımın maçını izlemek adına. Evet, doğrusunu söylemek gerekirse karasal yayında artık pek de maç izlemek mümkün değil. Tüm turnuvalar hatta ligler, şifreli kanalların hegemonyası altında. Ancak bu demek değil ki, Kaf dağının ardındaymış izlenimi uyandıran o şifreli kanalların oluşturduğu muazzam ekip ruhunu es geçelim.
Ufak bir girizgâhtan sonra gelelim konumuza. Hepinizin bildiği üzere, bundan yaklaşık beş ay önce sporun nitelik olarak tek adresi olarak adlandırabileceğimiz NTVSpor, tarih sayfalarındaki yerini aldı. Tabii bunun birçok nedenini saymak mümkün. Reklam gelirlerinden eksisi kadar yüksek pay alamaması, yayın haklarını birer ikişer kaybetmesi ve nihayetinde Katarlılar tarafından satın alınan Lig TV’nin, beIN Sports adıyla girdiği piyasada ilk günden fırtınalar estirmesi. Keza NTVSpor için sonun başlangıcı adım adım gelişmiş ve ciddi rakibi sahalara girdiği anda da tam anlamıyla finale uzanmıştı. Evet, onlar için son gelmişti. Ancak akıllarda tek bir soru vardı: Bunca kaliteli yorumcu ve spor entelektüeline ne olacaktı?
Aslına bakılırsa, sporu yakından takip eden birçok insanın NTVSpor ile bir gönül bağı olduğunu söylemek mümkün. Basketbolun ülkemizde iyiden iyiye gündem olması, NTV ve akabinde kurulan NTVSpor’un yaptığı atılımla gerçekleşmedi mi? 2000’lerin başında KanalD’de yayınlanan ve pek de kimsenin haberdar olmadığı NBA maçlarının en güzel günlerini NTV’de yaşamadık mı? Yahut, spora dair duyup duyabileceğimiz enfes sohbetleri yine bu logo altında işitmedik mi? Birçok spor programında kavga ve gürültünün adeta bir enstrüman olarak kullanıldığı ortamda, sakin ve naif bir sohbetin olabileceğini yine Kenan Onuk tedrisatından geçmiş Fuat Akdağ’ın ekibi sayesinde öğrenmedik mi? Mehmet Demirkol gibi, kaliteli sohbetin vücut bulmuş haline en çok bu kanalda sahiplenmedik mi? İsmail Şenol, Murat Kosova, Önder Özen, Özgür Buzbaş, Irmak Kazuk, Emek Ege, Erbatur Ergenekon, Mert Aydın gibi birçok nerd seviyesindeki isimle yine NTVSpor logosu altında tanışmadık mı? Esasen bir spor kanalından daha fazlası olan ve izleyicisi ile yakın bir bağ kuran NTVSpor’un maharetleri saymakla bitecek cinsten değil. Ancak en kaba tabirle söylemek gerekirse, yayında kaldığı 10 yıl boyunca, evlerimizin samimi ve en hoşsohbet misafiri olduğunu rahatlıkla dile getirmek mümkün.
Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, günün birinde NTVSpor’un da son bulacağı aşikârdı. Belki onların ayrılığı türevlerine oranla biraz hızlı oldu. Hele hele piyasada bu denli çöp program ve spor temasıyla yayın yaptıklarına bin şahit isteyen kanal varken! Tabii, kötüleri örnek gösterirken, yaptığı atılımla piyasanın zirvesine yerleşen beIN Sports’un atılımını da es geçmemek lazım. Lig TV’nin devamı olarak yayın hayatına devam eden ancak ortaya koyduğu vizyonla farkını dosta düşmana kanıtlayan beIN Sports’un en büyük çıkışını, spiker ve yorumcu kadrosunu oluştururken gerçekleştirdiğini söylemek mümkün. Geçtiğimiz yıl İsmail Şenol, Güntekin Onay, Yalçın Çetin gibi değerli spor adamlarını bünyesine katan ve kalite anlamında bir hatta iki seviye atlayan kanalın, bugünlerde kadrosuna kattığı ve amiyane tabirle “Yılın Transferi” olarak nitelendirebilecek Ercan Taner ile bir spor kanalından daha fazlası olmak isteğini açıkça dışa vurduğunu söylemek mümkün.
Peki, Ercan Taner hamlesi neden böylesine önemli? En başta bahsi geçen isim, Türk spor spikerliğine adını en az Halit Kıvanç, Orhan Ayhan kadar altın harflerle yazdırmış biri. Tabii bu tesadüfî bir başarı değil. Evet, birçoğumuz Ercan Taner’i maçlara kattığı ruh ile tanıdık. En kritik dakikalarda tüm heyecanıyla dile gelen söylemleriyle hafızamıza kazıdık. Ancak NTVSpor kariyeri ile birlikte öğrendik ki, o bir spikerin fersah fersah ötesinde seyreden bir spor entelektüeli. Daha da önemlisi egolarından arınmış, naif ve hazır cevap bir beyefendi! Bu da Ercan Taner’i bulunduğu ortamı istemsizce yukarıya çeken ve çevresindekilerin gelişimine katkı sağlayan bir hoca hüviyetine büründürüyor. Ne yani, günümüzün en popüler spor spikerlerinden İsmail Şenol’un ısrarla ona “Hocam” diye hitap etmesi alelade bir söylem mi?
Tam Ercan Taner hamlesini sindirmeye çalışırken, beIN Sports bir bomba transfer haberini de takipçileriyle paylaştı. Yine NTVSpor’un “A Takımı”ndan olan ve lafını esirgemeden dile getirdiği yorumlarla birçoklarının gönlünü fetheden Mehmet Demirkol da bir dahaki sezon için yayıncı kuruluş ile anlaşmış durumda. Yıllardır Fuat Akdağ ile Spor Servisi’nde döktüren, bu yaz ise Irmak Kazuk ile birlikte yaptıkları Ciddiyetten Uzak ile ne denli büyük bir şovmen olduğunu da dosta düşmana kanıtlayan Demirkol’un, açıldığı yeni sularda da, nevi şahsına münhasır yorumlarıyla gündemi belirleyeceği söylemek şimdiden mümkün.
Peki, yıllar yılı NTVSpor’da görmeye alıştığımız isimlerin, yeni sezonda beIN Sports’ta karşımıza çıkacak olması televizyonun dinamiklerini nasıl etkiler? Öncelikle şu noktada bir anlaşalım. Bahsi geçen isimler, ülkede spor yayıncılığını kavgadan, gürültüden, yalandan, dolandan arındıran ve bizlere nitelikli bir spor yayıncılığının olabileceğine inandıran isimler. Bu nedenle onların farklı gemide, yeniden birlikte çalışacak olması esasen her şeyden önce ekran başına geçecekler için büyük bir şans. Ülkenin uzun yıllardır içinde bulunduğu kutuplaşmanın dışında kalmayı başaran ve objektif haber anlayışı ile sakin ve dürüst bir yayın politikasıyla huzurlarımıza gelen bu ekibin, beIN Sports gibi doğru yönetilen ve vizyonu ile parmak ısırtan bir çatı altında da aynı minvalde devam edeceğini ve birçok sporseverin yüzünü güldüreceğini dile getirebiliriz.
Bu noktada en büyük detaylardan birisi ise, beIN Sports’un şifresiz olarak yayın hayatına başlayan kanalı beIN Sports HABER‘e parantez açmak gerekir. Yıllar yılı, yayıncı kuruluşun kendi içine kapanmasından ötürü, Lig TV yapılanması yalnızca cebinde parası olanın takip edeceği bir platform idi. Belki bu yine benzer bir ölçüde geçerli. Ancak, NTVSpor’un Süper Lig’in yayın haklarını almadan, 10 yıl içerisinde ortaya koyduğunu ve seyirciyle arasında kurduğu sıkı bağı düşünürsek, beIN Sports HABER’in de en az NTVSpor kadar ayakları yere sağlam basan nitelikli bir kanal duruşu sergileyeceğini söyleyebiliriz. Kaldı ki Ercan Taner, Mehmet Demirkol, Önder Özen, Güntekin Onay, İsmail Şenol, Murat Caner, Emre Gönlüşen gibi isimlerin bu kanalda var olması, izleyicinin de kanala karşı yabancılık çekmemesine ve doğal bir sempati beslemesine olanak sağlayacaktır.
Spor yayıncılığının kavgadan gürültüden temizlenmesi ve rating uğruna yapılan saçmalıklardan arınması, NTVSpor ile başlayan ve günümüze değin ulaşan bir süreç. Ne mutlu ki artık, birbirine bağırmayan insanların sohbetine eşlik edebiliyor ve daha da önemlisi verilere dayanan, bilimsel bir spor yorumculuğundan bahsediyoruz. Bu noktada NTVSpor’a ne kadar teşekkür etsek az. Evet, itiraf etmek gerekirse, kanalın kapanacağı haberini aldığımda, bir hayli üzülmüş ve kesinlikle eksikliğinin hissedileceğini düşünmüştüm. Her ne kadar, NTVSpor olmadan, ekranın cazibesi azalacak olsa da beIN Sports kurduğu ekiple, kanalın muadili olacağını ve ondan aldığı bayrağı bir üst seviyeye taşıyacağını şimdiden kanıtlamış durumda.
NTVSpor’un kapanması ile başlayan ve akabinde dağılan ekibin birer ikişer beIN Sports’a transfer olmasıyla devam eden süreç, spor yayıncılığında bambaşka bir dönemin başlangıcının habercisi. Evet, artık ilk göz ağrımız NTVSpor yok. Ancak yıllar yılı huzurlarımıza gelen nitelikli spor yayıncılığının, benzer bir kadroyla, beIN Sports ekranlarında dirileceği de gün gibi ortada. Sahi Ercan Taner’in sesinden lig maçlarını izlemeyi özlemedik mi? Ya da Mehmet Demirkol’un Önder Özen ve Metin Tekin ile birlikte maç sonu analizlerini? Futbol kadrosunda büyük bir atılım yapan kanalın, basketbol adına İsmail Şenol’un yanına ne gibi takviyeler yapacağını bekleyedururken, NTVSpor sonrası oluşması muhtemel boşluğun şimdilik kapandığını bilmek, en azından birçok sporseveri bir hayli memnun edecektir. Bakalım, yıllar boyunca NTVSpor ile kurulan gönül bağını, ilerleyen süreçte beIN Sports ile de kurabilecek miyiz? Bekleyip görelim.
82ekran için yazan: Polat Öziş