yukari cik
X

Kendi Mahallesinin Öyküsü : Disco Fever (2018)

Kendi Mahallesinin Öyküsü : Disco Fever (2018)

82ekran için yazan: Ahmet Toğaç

Serdar Kökçeoğlu[1] vasıtasıyla haberdar olduğum Disco Fever, 2018’de KısaKes Kısa Film Festivali Lisevizyon[2] ayağında Pozitif Stüdyo En İyi Oyuncu ödülünü alan film olmuştu. Lise öğrencileri tarafından hazırlanan 23 filmin yarıştığı festivalde yalnızca oyunculuk değil yönetmenlik maharetlerinin de olabildiğince üst düzeyde sergilendiği filmlerden birine imza atmıştı Sarp Polat ve Hazal Cansu Odabaşı’nın filmi.

Sinema öğrencilerinin veya kısa film yapma yoluna girmiş gençlerin başlangıç sorunlarından biri hikaye belirlemektir. Belki de hikaye anlatıcılığına çok hakim olmadıklarından seçtikleri konular özgün sanılan beylik fikirlerle dolu olabiliyor. Ancak Disco Fever ne istediğini bilen ve amiyane tabiriyle ayakları yere basan bir film. Çünkü film büyük laflar etmek ya da büyük laflar eden filmlere öykünmek yerine kendi odağını belirliyor. Bu odak da kendi mahallesi. Sinemaya ilk adımlarını atan birçok yönetmene herkesin neredeyse bir ağızdan verdiği olumlu ya da olumsuz bir yorumdur mahalle hikayeleri. Kendisini ödev yapmaya zorladığı için annesini bıçaklayan bir çocuğun öyküsü değil bu, tüm ergenlerin derdi. Arkadaşları arasında daha popüler olmak için liseli bir kızın disko topu üzerinden aktarılan hikayesi. Az sözle yaşıtlarına dair çok söz söyleyen, iddiasız ve Kökçeoğlu’nun dediği gibi abartısız.

Film, karakterine “beni kimse anlamıyor.” dedirtirken dahi bu dengeyi koruyarak gençliğe dair tek bir fazla söz etmeden anlatısını tamamlıyor. Tabi film böylesine açık seçik olurken memnuniyetsizliği elden bırakmaması da kaçınılmaz oluyor. Gençlik umudunu yönetmenliğiyle gösteren film, ümitsiz bir sonla neticeleniyor. Fakat bu ümitsizlik karamsarlıktan çok, umursamazlıkla tanımlanabilecek bir konumda. İşte tam da bu yüzden bir liselinin gözünden anlatılabilecek bir liseli öyküsüne dönüşüyor Disco Fever.

Film yarıştığı alanda yönetmenlik ödülü almamış olsa da kanaatimce daha aklı başında bir yönetmenliğe sahip olduğunu söyleyebilirim. Filmin ritmi, atmosferi ve karakterin davranışları başlıklarıyla bakıldığında tüm süreci layığıyla yürüten bir reji çalışması fark ediliyor. Karakteri kadraj içinde yerleştirme -özellikle ilk planlarda Işıl’ın görünür olma arzusunu fark edilir kılacak stilistik kadrajlar- duygusal atmosfere göre hareket kazanan kamera ve yine karakterin içinde bulunduğu durumu resmeden kostüm ve renk kullanımında yönetmenin dokunuşları fark ediliyor. Bu basit görünüm aslında filmi eksiksiz yapan parçalar oluyor.

[stextbox id=’info’ shadow=”false” bgcolor=’edd077′ cbgcolor=’edd077′ bgcolorto=’edd077′ cbgcolorto=’edd077′]

Yönetmen: Sarp Polat, Hazal Cansu Odabaşı

Senaryo: Sarp Polat

Hikaye: Sarp Polat,  Hazal Cansu Odabaşı

Görüntü Yönetmeni: Sarp Polat

Kurgu: Kerem Yılmaz, Sarp Polat, Hazal Cansu Odabaşı

Oyuncular: İdil Özenel, Çağla Erdoğan, Ebru Polat, Erkan Uğuzalp

Yapım Tarihi: 2018

Süre: 10.53

[/stextbox]

[1] Kökçeoğlu, Serdar. “Liselerde Neler Oluyor?.” Arka Pencere Mecmua 6 (2018): 116-117.

[2] https://www.filmloverss.com/gelecegin-sinemasi-kisakesiyor/