Hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda oldukça popüler bir konu olan; “Kedi” filminin yapımcıları, kedilerin insanları nasıl birleştirdiğini bize bir belgeselle güzelce anlatmıştı.
Sadece kedilere ve onların yaşam alanlarına odaklanan belgesel yıl boyunca beğeni ile karşılandı.
Ceyda Torun, ilk uzun metrajlı filminin konusu kafasında hep canlandırmıştı; memleketi olan İstanbul’un sokak kedileri.
İstanbul sokaklarında özgürce dolaşan yüz binlerce kedi hakkındaki belgeseli ile Oscar ödüllerinin adayı olan Torun; Uluslararası Belgesel Derneği’nin gecesinde konuştu:
“Apartmanın arkasında kedilerle büyüdüm, o zamanlar teknoloji gelişmemiş, televizyon yok; sadece dünyamda kediler vardı.”
Yaşadığı dünya nedeniyle kedilerden ve onların yaşam şeklinden çok etkilenen Torun, hep bu yönde bir film çekmek istediğini ve hedefine de ulaştığını belirtti.
Film, kentin farklı mahallelerindeki yedi kediyi ve onlarla ilgilenen insanlarla yapılan röportajları içeriyor.
Kameran, görüntü yönetmeni ve yapımcı Charlie Wuppermann; kedileri takip ederken birçok kez koşmak zorunda kaldığını belirtti.
Siz de takdir edersiniz ki kediler hareketli canlılardır ve onları takip etmek oldukça zordur.
“Kedinin bakış açısıyla dünyayı göstermek istedik, gerçekten de POV’larını aldık ve dünyayı yeryüzünde geniş açılı bir mercek ile gördük” dedi.
Torun, kendisinin ve Wuppermann’ın filmini çektiği ortamların kedi ile huzur içinde olduğunu ve insanların kedilere olan sevgisini onları birleştirdiğini söyledi.
Torun, “Halkın; anlamını anlamadığı ve anlaşamadığı en önemli şey; siyasi olaylardır” dedi. “Filmi yapmaya devam etmek için bizi sürdürecek şey, konuştuğumuz herkesin merhamet ve sevgi içinde olması ve filmi yaparken insanlığa olan inancımızı geri kazandırmasıydı.”
Ayrıca, sevimli kediler herkesin ortak noktasıydı.
Kaynak: Indiewire