yukari cik
X

Büyük Günahlar: 7Yüz

Büyük Günahlar: 7Yüz

Masum ile internet dünyasına hızlı bir giriş yapan, daha sonrasında gelen Sahipli ve Çalınmış Hayatlar ile nispeten duraklama dönemine geçen BluTv, adını yeniden popüler kılacak bir yapımla tekrardan sahalara döndü. Hem de bu öyle bir dönüş ki!

Malum, BluTv Netflix’in muadili olarak yerli piyasaya girdiğinde ona dair beklentiler epey fazlaydı. Nitekim Masum ile hatırı sayılır derecede sükseli bir başlangıç yapan BluTv, özgün yapım üretme konusunda ise bir nebzede olsa geri planda kaldı. Ancak bu süre zarfı içerisinde platforma yüklediği ve git gide genişlettiği film arşivi sayesinde, sabit bir kullanıcı kitlesi de edinmeyi de başardı. Gelgelim Eylül 2017’ye. Evet, BluTv nihayet en az Masum kadar ses getirebilecek, hatta onun dahi üstüne çıkma potansiyeli taşıyan bir diziyle, izleyenlerini selamlıyor. 7Yüz adıyla ekranlara gelen ve her bölüm başka bir hikâyeyi merkezine alan olan dizi, ilk bölümüyle deyim yerindeyse gümbür gümbür gelen ayak seslerini de dosta düşmana duyurdu.

Şimdi gelelim dizinin dillere destan birinci bölümüne. Esasen karşımızda iyi tasarlanmış, süresi minimize edilmiş bir sinema filmi duruyor desek hata etmiş olmayız. Nitekim 7Yüz, gerek hikâyesiyle, gerek sinematografisiyle gerekse oyunculuklarıyla, kendisine film diyen onlarca yapıma taş çıkarırcasına kalite kokan bir iş. Bu noktada hemen ilk bölüm olan Büyük Günahlar’ın altına imzasını atan Tunç Şahin’e parantez açmamız gerekir. Daha öncesinden Karışık Kaset filminden ismine aşina olduğumuz yönetmen, sürprize fazlasıyla gebe ve vuruculuğu anbean yükselen hikâyesiyle izleyenlerine hiç tatmadıkları bir tecrübe yaşatmak adına yola çıkıyor. Tabii bu noktada seçtiği soğuk ve insanı gerginliğe iten anlatım dilinin de hikâyenin vuruculuğunu perçinlendiğini ve izleyeni dumur etme potansiyeli taşıyan finale hazırladığı aşikâr.

İşin teknik boyutunu bir kenara bıraktığımızda ise, karşımızda çıkmazlarla örülü, sorgulamaya fazlasıyla açık bir hikâye duruyor. Hemen ilk bölümün konusunu hatırlayacak olursak, bir arkadaş ortamında yılbaşı partisi kutlayan bir grup orta yaşlı birey, saatlerin ilerlemesiyle birlikte oyun oynamaya karar verir. En başta “Never Ever” adıyla bilinen oyunu denerler, sonrasında bu onları kesmeyince, sırayla sakladıkları büyük bir suçu itiraf edecekleri bir oyun oynamayı teklif ederler. İşte, işin rengi de tam olarak burada değişir. Bu noktada şunu da söylemekte yarar var. Esasen dizi, bu noktaya kadar oldukça yavaş ilerliyor. Hatta dürüst olmak gerekirse, sıkıcı olduğunu dahi dile getirebiliriz. Ancak yönetmen Tunç Şahin’i burada bir kez daha tebrik etmek gerekir. Çünkü kendisi öylesine harikulade bir matematikle karşımıza geliyor ki, kırılma anları tam da olması gerektiği yerde, olması gerektiği zamanda meydana geliyor.

Hikâye, kırılma noktasından sonra birtakım flashbacklerle karşımıza geliyor ve ahlaki meseleler çerçevesinde, iyi ve kötüyü sorgulamamızı istiyor. Bir tarafta, henüz 16 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan bir adam, diğer tarafta ise bu adamın kâbusu olan ve onu ölüme sürükleyen liseli iki genç. Kim kötü? Ya da hangisi cezayı daha fazla hak etti? Evet, ne olursa olsun, hangi şartta meydana gelirse gelsin, cinsel istismar her daim karşısında durulması gereken dünyanın en aşağılık eylemlerinden biri. Ancak, bir adamla kedinin fareyle oynadığı gibi oynamayı adet edinerek, o adamı intihara sürüklemek ve onun ailesini paramparça ederek, çocuklarını büyük bir travmanın ortasına bırakmak da yabana atılacak bir günah mı? İşte, 7Yüz’ün Büyük Günahlar isimli ilk bölümünün başarısı da tam olarak burada saklı! İzleyeni büyük bir ikileme sokan, suç ve ceza kavramını sorgulatan dizi, deyim yerindeyse herkesi dumur eden finaliyle de, içinden çıkılması hayli zor olan bir haleti ruhiye ile izleyicisini baş başa bırakıyor!

Tabii bu noktada parantez açılması gereken hususlardan biri de oyunculuklar. Sinan Tuzcu, Cem Davran ve Merve Dizdar’ın ön planda olduğu ilk bölümün yıldızı, açık ara Cem Davran. Hayatımıza Ömer Kavur’un destansı filmi Yusuf ile Kenan filmiyle giren, ancak ne hikmettir ki o tarihten itibaren elle tutulur pek fazla ciddi projede yer alamayan Cem Davran, ne denli büyük bir oyuncu olduğunu ise bir kez daha 7Yüz’de kanıtlıyor. Git gide psikolojisi bozulmakta olan bir adamın, çırpınan ruh halini dokunaklı bir şekilde resmeden Cem Davran, aynı zamanda izleyiciyi de diziye kenetleyen en önemli değişken olarak kendini belli ediyor. Bu noktada bir parantezde Nilay karakterine hayat veren Merve Dizdar’a açmak gerekir. Nitekim izleyenleri şoke eden final sekansından sonra, sazı eline alan Merve Dizdar, tam da olması gerektiği yerde öylesine kusursuz bir şekilde yükseliyor ki, ekran başındaki herkesin de adrenalin seviyesinin yukarıya doğru çekilmesine yardımcı oluyor. Bu da esasen bir oyuncu olarak onun, işini ne denli doğru yaptığının yegâne göstergesi.

Doğru ile yanlışı, kendine has bir biçimde sorgulatan ve hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olamayacağını betimleyen 7Yüz’ün ilk bölümü, sinema filmini andıran kalitesiyle inci gibi parıldayan bir iş. Dizinin diğer bölümlerinin ne denli üst düzey olacağının ilk sinyallerini veren Büyük Günahlar, büyük bir işçiliğin eseri olduğunu ilk bakışta belli ediyor. Uzun süre hafızlardan çıkmayacak derecede çarpıcı ve etkileyici bir finalle herkesi can evinden vurmayı da ihmal etmiyor.