yukari cik
X

Antidepresan Niyetine: After Life (2019)

Antidepresan Niyetine: After Life (2019)

82ekran için yazan: Polat Öziş

Umut her şeydir!

Eşinin ölümüyle birlikte tüm yaşam enerjisini kaybetmiş, tek düşüncesi intihar olan ve oradan oraya öylece sürüklenen bir adam… Peki, onu ne yolundan çevirebilir? Ölüm, yaşam, öteki dünya ve gezegenin saçmalıkları üzerine çokça kelam eden ve her defasında bizleri gülümsetmeyi başaran Ricky Gervais’in deyim yerindeyse tek kişilik şovu olarak arz-ı endam eden After Life, Netflix’te yerini almışken dilerseniz gelin diziyi ve hissettirdiklerini hep birlikte inceleyelim.

After Life, yerel bir gazete çalışan Tony isimli sivri dilli ve biraz da ukala bir gazetecinin eşini kaybetmesinin ardından gelişen hadiselere odaklanırken, Tony’nin içinde bulunduğu karamsar ruh haline de eğlenceli bir şekilde parantez açıyor. Tony, hayattan ümidini kesmiş, eşinin olmadığı bir dünyada yaşam amacını kaybetmiş biridir. Keza saçmalıklar silsilesi etrafına kurulu bir dünyada var olmak için bir nedene de ihtiyaç duymaz. O, yalnızca gitmek ister. Ancak tam bu süre zarfı içerisinde de kendi içinde bir yolculuğa çıkar Tony; kendini tanıyacağı, tüm saçmalıkları dünyanın yüzüne vuracağı, kimi zaman eğlenceli, kimi zaman iğneleyici…

Ricky Gervais adı zikredildiğinde aklınıza ne geliyor? Belki uçsuz bucaksız bir mizah, belki ölüm-yaşam arasındaki gelgitler… Ama en çok da evrenin manasız gerçekleri gelmiyor mu? İşte, After Life tam da onun kendine has mizahını bünyesinde barındıran ve çevremizi sarmış anlamsız olaylardan nemalanan bir iş. Eşini kaybeden Tony’nin kendi içindeki yolculuğunu merkezine alan ve bu vesileyle izleyicisine birçok anekdot armağan eden After Life’ın en dişe dokunur yanı kuşkusuz ki replikleri. Her biri altı kalın çizgilerle çizilmesi elzem olan ve dünyanın neden yaşanmaz yahut yaşanabilir olduğunu çarpıcı bir şekilde yüzümüze vuran söylemleri diziyi farklı ve çekici kılan en önemli unsur. Hele hele bu manası derin cümlelerin, Ricky Gervais’in sakin ama derinden işleyen etkileyici mizahı ile beraber sunulması After Life’ı bir anda tadından yenmez bir haleti ruhiyeye kavuşturuyor.

After Life, her bir anıyla insanın bam teline dokunan ve insanı derin düşüncelere sevk eden bir iş. Amiyane tabirle antidepresan gibi bir dizi. Özellikle depresyon ve intihar ile ilgili karanlık düşüncelere sahipseniz ve bir türlü çıkar bir yol bulamıyorsanız, Ricky Gervais’in bu duru anlatısına hayran gözlerle bakacak ve bir andan teninize işleyen o umut duygusuyla yüzleşeceksiniz. Evet, dünya her daim birçok kötülüğe, kayba gebe… Ne yazık ki hiçbir şey, çoğu zaman istediğimiz gibi olmuyor; ikili ilişkiler dilediğimiz gibi sonlanmıyor. Peki, her istediğimiz olmuyor diye kendimizi derin bir karanlığa saplamak zorunda mıyız? Eğer bu düşünceden kurtulmaksa amaç, gelin Tony’e kulak verelim: Sadece kendimiz için değil başkaları için de yaşıyoruz, kendimize acıyıp başkalarını da mutsuz etmenin manası yok.

After Life, yaşam amacını kaybetmiş bir adamın hikâyesi. Ancak bir anı bile ağır dramdan, ajitasyondan, sulu zırtlak bir arabeskten beslenmiyor. Aksine Ricky Gervais’in şanına yaraşır bir şekilde mizahı olabilecek en sade şekilde kullanıyor ve izleyicisine seyir zevki yüksek bir iş armağan etmeyi başarıyor. Bir başka deyişle After Life yağ gibi akıyor ve Tony’nin geçtiği her dönemeci mizah yardımıyla daha da anlamlı kılıyor. Evet, diziyi izlerken herkesin yaşam amacı ile ilgili türlü çıkarımlar yapması ve kendini küçük de olsa bir sorgulama sürecine dâhil etmesi mümkün. Ancak bunu yaparken yer yer vuku bulacak ve fütursuzca atılacak kahkahalar, anlatının cazibesini doruk noktasına çıkaran ve After Life’ı sıkı bir dram-komediye dönüştüren en önemli etken olarak beliriyor.

Dizi, bir yandan Tony’nin yeni karşılaştığı insanlar vesilesiyle farklı insan portrelerini huzurlarımıza getirirken, öte yandan ise sadeliğinden bir an olsun taviz vermiyor. Evet, After Life en başta bir komedi dizisi. Ancak eğlencesini ne sulu ne de durağan bir şekilde sunuyor. Aksine ilk başta takındığı duru tavrı son dakikasına kadar koruyor ve böylelikle hayata dair sarf ettiği tüm söylemleri daha inandırıcı kılıyor. Keza bu durum da diziyi, olgun ve ağırbaşlı bir mizah olarak addetmemizin önünü açıyor. Bir başka deyişle karşımızdaki iş, alışılagelmişin dışında seyreden, durum komedisine çalan anlatısı ile fark yaratan ve daha da önemlisi hayata dair söylemleri ile izleyenin ufkunu genişletmeyi vadeden çarpıcı bir eğlence. Bu da esasen After Life’ı türevlerinden ayıran en önemli ayrıntı.

Tabii, After Life’ın samimiyetinden ve izleyenin içine işleyen sadeliğinden bahsetmişken Ricky Gervais’a ayrı bir parantez açmadan geçmek olmaz. Malum, ünlü komedyen dizinin hem başrolü hem de senarist ve yönetmeni. Bir başka deyişle After Life’ın tek yıldızı! Nitekim gözlerimizi kapatsak ve yalnızca diyaloglara eşlik etsek dahi dizinin Ricky Gervais’ın ellerinden çıktığını o kadar iyi anlarız ki… Keza dizideki söylemler, Ricky Gervais’i yakından takip edenler için hiç de yabancı değil. Evet, Ricky Gervais hep bildiğimiz gibi. Dünyanın saçmalıklarını yüzüne vuruyor ve yaşama dair bilgece sözler sarf ediyor; daha da önemlisi bunu kara mizah ile harmanlıyor. Ancak bunları yaparken, kendi yenilemeyi ve yaşının getirisi olan olgunluğa asla sırt çevirmiyor. Aksine, Ricky Gervais olanca ağırbaşlı duruşuyla arz-ı endam ediyor ve böylelikle komedisini daha dişe dokunur bir seviyeye çıkarıyor.

After Life’a dair geliştirilebilecek yegâne eleştiri, Tony’de yaşanan değişimin aceleye gelmesi olacaktır. Ancak hayatta böyle değil mi? Öyle bir an olur ki, karşımıza çıkan bir insan, sarf ettiği bir cümle, okuduğumuz bir köşe yazısı ya da dinlediğimiz bir müzik bizi koca bir aydınlanmanın ortasına bırakmaz mı? Hele hele karamsar bir ruh halindeyken, savunmasız bir durumdayken, dışarıdan gelecek her türlü dürtüye fazlasıyla açık değil miyiz? İşte, tam da bu yüzden After Life’ın eleştirilebilecek tek yönü dahi fazlasıyla hayatın içinden ve dizinin realitesini güçlendiren cinsten.

Karanlık bir ruh halini terk etmenin anahtarını “umut” olarak işaret eden After Life, Ricky Gervais’in kendine has kara mizahı ve hayata dair söylemleriyle dikkat çeken bir iş. Biçim olarak üstün anlar içermese dahi, içeriği ve vurucu replikleri ile akılda kalmaya aday işlerden olan dizi, özellikle depresyonun sınırında gezen pesimist bünyeler için bulunmaz bir Hint kumaşı niteliğinde. Eğer ki hayata tutunmak için bir neden arıyor ve yaşamın saçmalığından şikâyet ediyorsanız, Tony’nin macerasına eşlik etmek sizi benzersiz bir serabın ortasına bırakacaktır. Kaçırmayın efendim.