yukari cik
X

4. Bölüm İncelemesi: Behzat Ç.

4. Bölüm İncelemesi: Behzat Ç.

82ekran için yazan: Polat Öziş

Şüphesiz ki Behzat Ç.’yi özel kılan yegane husus, her bölüm merkezine aldığı cinayet soruşturmalarıdır. Ancak dizi külliyatına göz attığımızda, ortada bir cinayetin olmadığı bölümlerin, unutulmaz olduğu ile yüzleşmek pekala mümkün. Tamamı Akbaba’nın evinde geçen 78. bölüm, Behzat’ın geçmişi ve geleceği ile hesaplaştığı 81. bölüm, karakterlere odaklanan ve dizinin tüm albenisini somutlaştıran deneysel adımlardı.  Gelgelim 4. sezon 4. bölüme. Nitekim karşımızdaki bölüm de dizi tarihine geçecek kadar vurucu ve bir o kadar da damakta farklı bir tat bırakacak cinsten.

Kimi zaman aradan geçen senelerin hiç mi hiç önemi olmaz. Bu bağlamda, “zaman her şeyin ilacıdır” sözü de hükümsüz olur. Aynı Behzat’ın yaşadığı travma gibi. Önce Berna’yı kaybetti, akabinde kazandığım dediği kızı Şule’nin Berna’nın katili olduğunu öğrendi ve tabii ki Savcı Esra’nın trajik sonuna birebir tanıklık etti. Esasen böylesi büyük felaketleri yaşamış birinin sağlıklı kalması hiç mi hiç beklenemez. Hele ki şizofrenik tavırları herkesçe bilinen Behzat Ç. ise mesele…

Yeni sezon, bir yandan kendi hikayesini oluştururken, öte yandan ise çok sevilen karakterleri seyircisiyle dostane bir şekilde buluşturmayı ihmal etmiyor. Evet, Behzat Ç. özel bir polis hatta bir antikahraman. Ama en çok da vicdan sahibi bir insan… Keza Esra’sız, Berna’sız bir Behzat düşünülemez. Bu nedenle de onun hayalinde yarattığı Esra ile çatışması, dizinin duygusal tonunu taçlandıran en önemli etmen. Hele hele bu noktada Erdal Beşikçioğlu ve Canan Ergüder gibi iki usta oyuncunun devasa performansı da işin içine dahil oldu mu, olay tadından yenmez bir hal alıyor. Evet, karşımızdaki kadın dirayetli, dediğim dedik ve idealist bir Cumhuriyet Savcı’sı değil artık. Çünkü kabul etmek gerekir ki, Esra’nın ölümü üzerinden 7 koca sene geçti. Ve bugün o karşımızdaysa, Behzat’ın hayali sayesinde. Bu da demek oluyor ki, Esra’nın her hareketi, esasen Behzat’ın kendi zihni içerisindeki çatışmadan fazlası değil. Öncelikle bunu iyi kavramak gerekir; sonrasında ise yalnız bir adamın gelgitlerine kulak kabartmak ve dizinin insani yönleri dışa vuran albenisine teslim olmak…

4. bölüm, yalnızca Behzat’ın gelgitleri ile çekiciliğini doruğa ulaştıran bir bölüm değil. Unutmamak gerekir ki diziyi böylesine sevilesi kılan ana etmen, farklı alışkanlıklara sahip karakterleri iyi tasvir etmesinde gizli. Bu bölümde de Mahir gibi, kapalı kutu bir karakterin izleyiciyle ilk defa bağ kuruyor olması, yeni Behzat Ç.’nin yine sıkı yaşanmışlıklar üzerine kurulu olduğunun önemli göstergelerinden.

Tabii, Mahir meselesine ayrı bir parantez açmak gerekir. Nitekim bölümün gizli kahramanı Kemal Burak Alper’in tüm yeteneği ile hayat verdiği karakter olduğu aşikar. Henüz bölümün başındaki pavyon sahnesinde, şarkıcı Derinsu’ya kadeh kaldıran Mahir’in “görevdeyken tanıştık” cevabı üzerine, Behzat Ç.’nin göz ucuyla Hayalet’e Mahir’i işaret etmesi, esasen bu bölümde karaktere dair birtakım cevapların da ortaya döküleceğinin göstergesiydi. Öyle de oldu. Evet, Mahir tam bir kapalı kutu, ancak belki de yapı olarak Behzat Ç.’ye en yakın kişilik. Sorunlu, gittiği hiçbir yerde tutunamamış, mutluluğu hep dışarıda aramış ama esasen vicdanlı ve iyi bir polis. Bir bakıma, Behzat Ç.’nin prototipi. Esasen bu da genç Behzat’ı görebilecek olmanın merakıyla, karaktere karşı yükselecek bir sempatinin habercisi.

Gelgelim Cinayet Büro’nun eskilerine… Pavyon sahnesinde Hayalet’in ağzından çıkagelen bir cümle ziyadesiyle önemli: “Harun doğrusunu yaptı”. Gizemini koruyan asıl mesele bu. Evet, Eda İzmir’de, peki ya Harun? Esasen olası bir ikinci sezonda Fatih Artman’ın diziye dönüşü ihtimaller dahilinde. Onun hikayesinde oluşan gizem de şüphesiz ki bu olasılık dahilinde şekillenecektir. Ancak Harun’un yaptığı doğru ne sorusunun cevabı, izleyicinin de zihnini kurcalamaya devam edecek.

Evet, bu bölümün en hoş sürprizi ise henüz fragmanda gül cemalini bizlere gösteren Akbaba. Onun Sivas’a gittiği ve Nazlı’nın yanında olduğu birçok izleyicinin tahminiydi. Ancak, Akbaba’nın Sivas’tan geçmiş ile hesaplaşmış bir şekilde dönmesi ve aradan geçen yıllardan sonra ilişkinin muhakemesini doğru bir şekilde yapabiliyor olması, pek de ihtimaller dahilinde değildi. Evet , Akbaba’nın dönmesi için 4. bölüme kadar beklemek zorunda kaldık. Ancak söylemek gerekir ki, Akbaba’nın omuzlarındaki yükten kurtularak dönmesi, karakterin artık daha ferah atacağının da yegane göstergesi.

Eh en başta da dile getirdiğim üzere, cinayet olmayan bölümler, her daim unutulmaz diyaloglara, sahnelere gebe olmuştur. Dördüncü bölümde de dizi  karakterlerinin duygusal ve mizahi patlamalarına rastlamak mümkün. Özellikle Hayalet’in ekürisi, biricik “Akbabuş”unun dönmesi, en başta ona rahat bir nefes aldıracak, sonrasında da ikili arasında yaşanan samimi diyaloglarla seyirciye. Nitekim, ekranların gördüğü en samimi çatışmayı daima izleyicisine aktaran Hayalet-Akbaba atışması da sanki araya hiç 6 yıl girmemişçesine albenisini korur vaziyette. Bu durumun katlanarak büyüyeceğini varsayarsak, çokça kahkaha atacağımızı söylemek de yanlış olmayacaktır.

Peki ya dördüncü bölüm, yeni sezonun bütününe nasıl bir katkı sağlayacak? Bu bölüm bize bırakılan en büyük soru işareti, 3 sene önce Nevşehir’de ne olduğu. Burada Defne’nin varlığı fazlasıyla önemli. Nitekim Nevşehir olayının ayyuka çıkması hususunda Defne’nin kilit bir rol oynayacağı aşikar. Ancak üç sene öncesinde ne olduğuna dair bir fikir yürütmek gerekirse, Behzat Ç.’nin hatırlamadığı dönem içerisinde Nevşehir’de bir trafik kazasına karıştığını söylemek yanlış olmayacaktır. Hatta ve hatta ilerleyen zamanda bu trafik kazasını, Ercüment Çözer’in kendi lehine kullanacağını iddia etmek de mümkün. Keza bu önerme için çok uzaklara gitmeye gerek yok. Karakterin ve hikayenin yaratıcı Emrah Serbes’in henüz birkaç sene önce yaşadığı trajedinin, diziye aktarılmış olması ihtimaller dahilinde olamaz mı?

Fazlasıyla güldüren ama bir o kadar da izleyicisini hüzne boğan dördüncü bölüm, şüphesiz ki Behzat Ç. külliyatının da en önemli bölümlerinden biri olarak hatırlanacaktır. Özellikle karakterlerin git gide çözülüyor oluşu ve o özlenen samimiyetin kanlı canlı ekrana yansıması, dizi hayranları da fazlasıyla memnun edecek düzeyde. Artık gelişme bölümüne giren ve olayların iyiden iyiye hızlanacağı dizide bakalım 5. bölümde neler göreceğiz!