Her sene en iyileri konuşurur dururuz. Ya gözden kaçanlar, hak ettiği değeri bulamayanlar, es geçilenler? Malum, bu yıl pandemiyle boğuşurken, sinema ve dizi dünyası da oldukça kısır bir yıl geçirdi. Vizyon takvimleri ertelendi, diziler rafa kalktı derken kaotik bir yılı geride bıraktık. Peki, böylesi kaosla dolu bir yılda gözden kaçırdığımız hangi işler var merak ediyor musunuz? İşte, senin için hazırladığımız yılın underrated işleri!
I Know This Much is True
HBO yapımı aynı adlı romandan uyarlama olan mini dizi her detayıyla kaliteli bir yapım olduğunu kanıtlıyor. Bu yılın “mini dizi dalında en iyi erkek oyuncu” Emmy ödülünü kazanan Mark Ruffalo’nun oyunculuk kariyerindeki en iyi performanslarından birine şahit olmak için bile izlenmesi gereken yapımlardan biri. I Know This Much is True
I’m Thinking of Endings Things
Babyteeth
Never Rarely Sometimes Always
The Devil All The Time
Bu senenin sinema ve televizyon endüstrisi için bir “kazananı” varsa o da online gösterimlerin tadına varan film festivalleri olabilir. Festivalin bir ritüel gibi toplanıp yapılması hem gerekli hem makbuldür ancak 2020 yılında yaşadığımız covid-19 pandemisi, fiziksel olanı sosyal hayatımızdan kaldırırken dilimize “yeni normal” diye abuk bir kavramı da bahşetti. Yeni normal yeni yöntemler düşünme yollarını da bizim için zorunlu hale getirdiyse film keşiflerimizin de büyük oranda değişmesi gerektiğine kendimi ikna ettim. Sosyal medyalarda paylaşılan popüler listelere yabancı olduğumu fark ettiğim günlerin hemen ardına, yıl boyunca izlediğim filmlerden tuttuğum listelere geri döndüm. Zaman ve mekan üzerine algılarımız paramparça olurken hiçbir şey yokmuş gibi süregiden sevimli kurmaca öykülerin keşif listemi domine etmesine izin veremezdim. Muhakkak ki online festivallerde izlediğim filmlerden oluşacaktı bu liste ama yine de Türkiye’nin en gözde festivallerinden İstanbul Film Festivali’nde izlediğim bir filmi keşfetmiş gibi davranarak hantal listeler kervanına eklenemezdim. O yüzden listelerimi dip köşe karıştırıp bu beşliyi çıkarabildim. Dışarda bıraktığım filmler düşünüp pişmanlık duymamak için de her filmin yanına nereden keşfettiğime dair işaretler yerleştirme gerekliliğini gördüm. Ki keşfim başka keşiflere de kapı aralayabilsin.
Receiver (Jenny Brady) – Engelsiz Filmler Festivali
Fever (Katharina Weingartner) – BİFED (Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali)
Forestera (Lucia Aleñar Iglesias) – Semaine de la Critique (Cannes Film Festivali / Festivalscope)
Noite Perpétua (Pedro Peralta) – Boğaziçi Film Festivali[1]
Sororelle (Frédéric Even, Louise Mercadier) – Uşak Kısa Film Festivali
[1] Sinema salonunda izleme şansı bulduğum listedeki tek film.
La trinchera infinita
Pandemi kavramıyla yeni tanıştığımız Mart ayında Netflix Türkiye’de izleyicisi ile buluşan film, her bir saniyesinde özgürlüğün önemine dem vuran harikulade bir drama. Bu yılın, konuşulmayı ziyadesiyle hak eden filmi, ne hikmettir ki, pek popüler olamadı. Belki de bu yüzden, La trinchera infinita nazarımda yılın en unuderrated filmi.
Social Dilemma
Ultras
Into the Night
Pes Artık
Tenet
Christopher Nolan’ın son filmi bir kesim tarafından tam olarak sevilmese de ben bu filmi çok sevdim. Filmin üzerine kurulduğu zamanın ileriye ve geriye doğru bükülebilme konusu, fizik yasalarına kafa tutan aksiyon sahneleriyle film insanı tekinsiz ve tuhaf bir zaman ve dünya ile ilgili düşüncelere sevk ediyor.
Sound of Metal
Druk
Days
Undine