Sinemasının odağına çağdaş anlatı yapısını oturtan önemli yönetmenlerden biri de Alain Resnais’dir. Anılar, düşler, olaylar düz bir çizgide var olmaz onun sinemasında. Parçalara ayrılmış anlatı ile geçmiş, şimdide var olurken, hayal gücünün varlığı geleneksel zamanın boyutlarını aşar.
Eğer cesareti çıplaklık, uyuşturucu, alkol, seks üzerinden ölçütleyeceksek evet cesur bir yapım fakat zaten dijital ortam “Geniş Aile”, “Seksenler” vb. yayınlamak için yok.
İlk Netflix Türkiye filmi Yarına Tek Bilet, Ankara’dan İzmir’e çıktıkları tren yolcuğunda tesadüfi bir şekilde tanışan Ali ve Leyla’nın macerasına odaklanıyor.
Zeki Demirkubuz’un Musa’sı rutinin içinde kaybolur, yine de yaşamayı tercih eder ve saçmalığı sürdürür. Devam eden yaşamı saçmalıklar silsilesidir ve buna bir son vermek istemez çünkü en nihayetinde onun için hiç bir şey değişmeyecektir.
Hâlâ çoğu filmde LGBT+ bireylerin cinsel kimlikleri, yaşam tarzları bir tabu olarak görülmekte; genelde dertsiz, karikatürize ve komik tiplemeler olarak karşımıza çıkmaktadırlar
Son dönemde adı sıklıkla lanse edilen ve çektiği filmlerle korku sinemasına sert bir giriş yapan Ari Aster’in hangi filmi daha iyi? Hereditary mi yoksa Midsommar mı?
Ulusal kanallarda gerçek hayatın içinden gelen şiddeti ve sosyolojik temsilleri görmeye tahammül edilmezken, epik ve arzulanan sosyal anlatılar içerisinde yer alan şiddet makul karşılanır.
Gerçek hikâyelere dayandırılarak çekilen ve bir sistem eleştirisi olarak karşımıza gelen Klass, İskandinav ülkelerindeki artan okul içi şiddet olaylarına dikkat çekiyor.
The Sheltering Sky, kendisini arayanların, keşifleri sevenlerin, gezginlerin, yalnızların ve de özgürlerin filmidir. Azıcık da felsefe ve de Bertolucci seviyorsanız neden olmasın?
Küçük bir kız çocuğunun kendi evine ağlayarak dönmesiyle başlayan Kız Kardeşler, otomobilin arka camından sunduğu efsunlu manzaralar ile ilk dakikasından son anına dek masalsı atmosferini koruyor.
Bombalara gözünü karartarak yürür; nerede felaket varsa oradadır Genco. Tabiri caizse “Süpermen” gibi yetişir her olaya. Bir tek pelerini eksiktir.
İnsan bilmediğinden korkar. Tarih boyunca birçok din ve inanışa göre insanların göremeyeceği bir boyutta yaşadıklarına inanılan cinler, Anadolu’nun ıssız köylerinde geceleri anlatılan korku hikâyelerinden fırlayıp sinemamızın başkahramanı oluverdiler.
Miyazaki, Porco Rosso’da fantastik unsurlar üzerinden anlattığı uçakları yirmi bir yıl sonra The Wind Rises ile gerçek bir hikâye üzerinden anlatıyor.
İster basit bir yaz dizisi deyin, ister gerçek dışı bir aşk hikâyesi; her şeye rağmen, dürüstlüğün ve erdemin önemine değinilmesinden ötürü Erkenci Kuş, takdir edilmeye fazlasıyla değer bir çalışma.
Geçtiğimiz sezon salı akşamları, iddialı bir dizinin peşine takıldık. Esrarengiz bir cinayet… 1 yıl boyunca ‘Kim katil, kim maktul’ diye aradık durduk. Kimimiz çok önde bir isim bekledi, kimimizin de tahmin ettiği şekilde gelişti her şey. Peki, ikinci sezon nasıl başladı?
Gerilim ve dramı harikulade bir şekilde harmanlayan ve izleyicisine sıkı bir seyirlik sunan Calibre, Haktan Kaan İçel ve Halil İbrahim Sağlam’ın hazırladığı Sinefil Kafası’nda masaya yatırıldı.
Halil İbrahim Sağlam ve Haktan Kaan İçel, You Tube kanalları Sinefil Kafası’nda Netflix’in heyecanla beklenen ve çokça tartışılan dizisi Black Mirror’ın 4. sezonunu masaya yatırdı.
Özcan Deniz, üç aşağı beş yukarı çoğu yapımında başarı sağlayan bir sinemacı. Fakat bu kez hem riskli hem de Türk sinemasında görmeye alışık olmadığımız bir gerilim türü ile sinemaseverlerin karşısına çıkıyor: “Öteki Taraf”